Türkiye'de 2 bin 404 kişi, 3 bin lira yetim aylığı için kağıt üstünde boşandı
Kemer sıkma politikaları ve sosyal yardım kesintileri vatandaşları çaresizliğe itti. 2 bin 404 kişi yetim maaşı alabilmek için resmen boşanıp aynı evde yaşamaya devam etti. Ödemeler faiziyle alınacak.

Fotoğraf: AA
Elif Turgut
turguttelif4@gmail.com
Türkiye’de haziran 2023’ten bu yana uygulanan kemer sıkma politikaları kapsamında reel ücretlerde yaşanan erime ve sosyal yardımlardaki kesintiler, yurttaşların geçim sıkıntısını derinleştirdi. Artan yoksullukla mücadele etmeye çalışan bireyler, farklı yöntemlere başvurarak hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Bu süreçte, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, 2024 yılında 2 bin 404 kişi, yetim maaşı (3 bin 30 TL) alabilmek amacıyla eşlerinden kağıt üzerinde (resmi) olarak boşandı. Ancak bu çiftler, boşanmalarına rağmen aynı evde yaşamaya devam ederek, yasal bir boşluğu kullanıyor.
SGK Türkiye genelinde 3 bin 2 denetim yaptı. Söz konusu denetimlerde, 2 bin 404 kişinin ‘hileli boşanma’ yoluyla aylık aldığı tespit edildi. SGK bu kişiler hakkında yasal işlem başlattı. SGK tarafından ödenen aylıkların faiziyle alınacağı açıklandı.
İktidar ilan ettiğini yaptı
Kamuda tasarruf belgeleri ile de devletin sosyal yardımlar azaltmak istediği açıkça ifade etmişti. 2025 yılına girerken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçe teklifinde dikkat çekici olan şeylerden biri sosyal yardım alacak sayısının azaltılmasının hedeflendiğiydi. Ölüm aylığı alan, öksüz ve yetim yardımı alan, engelli aylığı alan, yaşlılık aylığı bağlanan kişi sayılarının düşürülmesi hedefleniyordu. Ortalama ücretlerin açlık sınırı altındaki asgari ücrete yaklaşmış olması, esnek çalışma dayatması, artan hayat pahalılığı evlerdeki yoksulluğu artırıyor, geçimi imkansız hale getiriyor. Aileler çocuğunun beslenmesine kuru ekmek bile koyamaz hale getirildi. Bugün kadınlara güvencesiz bir yaşam, güvencesiz istikrarsız bir gelir “müjdeliyorlar.” Ne zaman çalışıp ne zaman çalışmayacağı, sosyal güvencesi belli olmayan bağımlı bir yaşam yaratmaya çalışıyorlar. Ve kadınlar bu yoksulluk ve güvencesizlik içerisinde yalnız bırakılıyor.
Devlet, kadınların içinde bulunduğu yoksulluk koşullarını ortadan kaldırmaya dönük önlem alması gerekirken nasıl yapıldığı ve neye göre karar verildiği belli olmayan denetimlerle kadınları cezalandırmaya çalışıyor. Bu denetimlerde kadınların yaşamlarını didik didik ederek, komşulara mahalleliye sorup kadınların yaşamını tüm mahalleye tartışmaya açan, “Evin içinde erkek terliği var demek ki senin evinde bir erkek kalıyor” gibi ifadeler kullanılıyor. Yoksulluk içinde bırakılıp sosyal yardımlara mahkum bırakılan kadınlar, bir de sosyal yardımlardan faydalanabilmek için onurlarını da incitici bu süreçleri yaşamak zorunda kalıyor.
Kadınların ve çocuklarının refahını, onları toplumsal ve ekonomik olarak güçlendirici politikalarla desteklemesi, kadınlara iş güvencesi sağlamak, sosyal yardımların doğrudan ve hakkaniyetli bir şekilde ulaşmasını temin etmek gibi şeyleri yapması gerekirken “aile yılı” adı altında kadınlar üzerine ardı arkası kesilmeden saldırılarda bulunuyor, onları daha yoksul, daha güvencesiz, daha şiddet dolu bir yaşama mahkum ediyor.
Evrensel'i Takip Et